Mustafa Kemal Atatürk'ün 'cumhuriyet hayalini' aktaran Ortaylı, "Atatürk için her şeyden evvel anayasa ve kanun demektir, meclis demektir. Bugünün Türkiyesi’nden yeni bir müteşebbis sınıfın, dünyaya açılan bir ticaretin, dünya ordularını talim ettiren bir ordunun bulunmasıdı" ifadelerini kullandı. 

MİT o kişinin Türkiye'ye getirilmesini sağladı MİT o kişinin Türkiye'ye getirilmesini sağladı

Hürriyet'te Cumhuriyet'in 100.yıl dönümü dolayısıyla kaleme aldığı yazıda, Atatürk'ün Cumhuriyet fikriyle ne zaman tanıştığını anlatan Ortaylı, "Aslında iki tarihin üzerinde yoğunlaşalım. Birisi kendisinin İttihat Terakki’nin merkez heyetiyle ciddi tartışmaya girdiği ve İttihat Terakki’nin Sultan II. Abdülhamid devri diktatoryası aratacak bir yola girmesini hissetmesidir. Bu konularda önyargısı çok derindir. Yakın arkadaşlarının huyunu suyunu iyi bildiği gibi sadece temasta olduğu askerî mülki erkânını da tanıyabilmektir. Bu nedenle Hareket Ordusu’nu kurmay başkanı olduğu sıralarda bu kargaşayı gördüğü 1911-12’den itibaren parti diktatoryasını tasvip etmediği açıktır" düşüncesini paylaştı. 

"ADAM KAYIRICILIK ORTADAN KALKMALI"

Ortaylı Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına girerken düşüncelerini şöyle aktardı:

"Cumhuriyet’in bundan sonra dikkat edeceği konu; istihdamda nepotizmi, adam kayırıcılığı, akrabacılığı ve yerelciliği ortadan kaldırmaktır. Bu hastalık sadece devlet sektöründe değil, özel sektörde de vardır. Cumhuriyet’in bundan sonra gerçekleştireceği şey millî entelektüel sınıfın, entelektüel ölçülere kavuşması, var olan mizahi zekâsının, atılganlığının hayata tatbikidir. Türkiye’nin entelektüel sınıfı, sınıf değil bir zümredir, gruptur ama bağımsız bir grup olmalıdır. Partilerin hizmetinde, o yolda yön değiştiren değil, onlara yön veren insanlar olmalıdırlar. Bunu en önemli özellik olarak görüyoruz. Bunun gerçekleşmesi şüphesiz ki henüz bir imparatorluğun üzerine kurulan genç Cumhuriyet’te söz konusu olamazdı. Bundan sonra neden olmasın?"

Yazının tamamını okumak için tıklayın