Rusya Bilimler Akademisi'nden jeofizikçi Prof. Grigory Steblov, küresel depremlere ilişkin Kommerstant gazetesinekonuştu.
Grigory Steblov, "Depremlerin daha önce meydana gelmedikleri yerlerde gerçekleşiyor geliyor olması, bu yıl Türkiye ve Afganistan depremleri ile belirginleşen bir olgudur" dedi.
Türkiye ve Afganistan'a dikkat çeken Steblov, "Mesele şu ki, orada uzun süredir serbest bırakılmayan stres birikmiştir, ancak güç sınırına ulaşıldığında, tabakaların orada da kırılma zamanı gelmiştir. Dolayısıyla hareketli bir sismik kuşak varsa, 'deprem olmaz' diye düşünmemek gerekir" yorumunda bulundu.
"İnsanların antik çağlardan beri deprem riski taşıyan bölgelerde neden şehirler inşa ettikleri" sorusuna Steblov, "İnşa edecek başka yerleri yoktu. Örneğin İtalya'da, Yunanistan'da. Oradaki her yer deprem riski taşıyordu. Ama yaşam için önemli olan deniz kıyısını arıyorlardı. Bu arada kültürel açıdan en gelişmiş medeniyetleri yarattılar. Bu bir tesadüf değildir" diye konuştu.
"Türkiye ve Afganistan'da belli bir zamanda bu depremleri beklememiz gerektiği biliniyor muydu?" sorusuna Steblov, "Hayır, önümüzdeki ay veya hafta için belirli günleri tahmin etmek söz konusu olduğunda bu zaten kısa vadeli bir perspektiftir. On yıl, orta vadeden uzun vadeye geçmenin eşiğinde. Uzun vade tamamen belirsiz bir perspektif olabilir. Genellikle insanlar için öngörülebilir gözlem dönemlerinin ötesindedir ve belirli bölgelerdeki güçlü olayların bilinen tekrarlanma sıklığına dayanır, dönem birkaç yüz yıl olabilir" dedi.
Steblov, şunları kaydetti:
"Bir yerlerde er ya da geç bir hareket, sismik sarsıntı şeklinde boşalması gereken gerilimlerin biriktiği gerçeği, modern gözlem araçlarıyla az ya da çok hesaplanmaktadır. En sorunlu konu, bu stres seviyesinin ne zaman dayanım sınırlarına yaklaştığını, bu fayın ne zaman tetiklenmesi gerektiğini belirlemektir. Bunun gerçekleşmesi için fayın kıyılarının kırılması, hareket etmesi gerekir. Bunu öngörmek çok daha zor, çünkü dünyanın iç yapısı çok detaylı çalışmalar gerektiriyor."
