Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına, ABD'de kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunan Amerikalı milyarder Jeffrey Epstein davasını hatırlatarak, dosyadaki birçok ülkeyle birlikte 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında Türkiye'den de bazı çocukların kaçırılarak ABD'ye götürüldükleri ve bu şebekenin eline düşürüldüklerinin ortaya çıktığını söyledi.

Bu vahim ifşaat sonrasında herkesin aklına "6 Şubat’ta yaşadığımız büyük deprem felaketinin ardından kaybolan çocuklarımız var mı? Varsa kaç çocuk? Ve bu çocuklar nerede?" gibi soruların geldiğini aktaran Akşener, Kahramanmaraş merkezli depremlerde kayıp çocuk olaylarının yaşanması riskine karşı devleti uyardığını anımsattı.

Akşener, 1999 depreminden sonra hala ailelerinin ulaşamadığı ama öldüklerine dair hiçbir somut delilin de bulunmadığı kayıp çocukların olduğunu ileri sürdü. Konuyla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının açıklamalarını aktaran Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

CHP'den 10 maddelik çağrı: Esad yönetimi ile normalleşme süreci sürdürülmelidir CHP'den 10 maddelik çağrı: Esad yönetimi ile normalleşme süreci sürdürülmelidir

"Madem çocuklarımızdan bir tanesinin bile kayıp olmadığını iddia ediyorsunuz O zaman Kahramanmaraş'ta Yeşilada Apartmanı'nda yaşayan 6 yaşındaki Talha Demirel, Ebrar Sitesi'nde yaşayan Alya Kılınç nerede? Antakya Rönesans Rezidans'ta yaşayan 3 yaşındaki Mustafa Kemal Koşar, 1 yaşındaki Mehmet Akif Koşar nerede? Adıyaman'daki Arzıklar Apartmanı'nda yaşayan 9 yaşındaki Muhammed Enes Demir nerede? 7 yaşındaki ikiz kardeşler Elif ve Esma Yapar, 17 yaşındaki Şükran Yapar nerede? Deprem bölgesinde toplamda 1000'e yakın çocuğun kayıp olduğu iddiası var. Sadece Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneğine 142 kayıp çocuk başvurusu yapılmış.

Madem bütün çocuklarımızın kimlik tespitleri yapılmış, o zaman neden yüzlerce aile hala çocuklarını arıyor? Kimlik tespitleri nerede yapıldı? Otopsi savcıları enkazdan çıkan her bir cenazeyi otopsi yaptıktan sonra mı kaldırdı? Defin için kanuni süre olan 15 gün beklendi mi yoksa Adalet Bakanlığı emriyle bir gün içinde defin mi yapıldı? Her birinin DNA'sı alındı mı? Her biri fotoğraflandı mı? Depremden sonra gümrük kontrolüne girmeden bölgeye giriş-çıkış yapan araçlar oldu mu? Eğer ki olduysa bunlar hangi uluslararası yardım görünüşlü kuruluşların logolarını taşıyorlardı? 2016 yılına kadar kayıp çocuklarla ilgili düzenli olarak veri açıklayan TÜİK tam da sığınmacı akınının da etkisiyle rekor artışların yaşandığı bu dönemde neden bu veri akışını durdurdu? Kimden, neyi saklıyorsunuz? Nereye kadar saklamayı düşünüyorsunuz?"

Kaynak: AA