Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği BAE ve 12 yıl aradan sonra gerçekleşen tarihi Mısır ziyaretlerinin ardından yurda dönüş yolunda uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. 

MİT o kişinin Türkiye'ye getirilmesini sağladı MİT o kişinin Türkiye'ye getirilmesini sağladı

Erdoğan, Mısır ziyaretine ilişkin şunları kaydetti:

"Türkiye ve Mısır bölgenin iki önemli ülkesidir. 12 yıldan bu yana irtibatlarımız kesilmişti. Dünya Kupasında Sayın Katar Emiri Şeyh Temim'in devreye girmesiyle orada bir araya geldik ve normalleşme sürecini başlatmış olduk. Mısır’a bu ziyaretimiz Sayın Sisi'nin çok ısrarlı davetiyle gerçekleşti. Ben de kendilerine Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızın gerçekleştirilmesini, bu adımın atılmasını teklif ettim. Kendileri de bunu kabul ettiler. Dışişleri Bakanlarımız irtibatlarını devam ettirecekler. Büyük ihtimalle Sayın Sisi Nisan veya Mayıs'ta Ankara'ya gelerek iade-i ziyareti gerçekleştirmiş olacak. Mısır ile hem kültürel hem tarihsel anlamda birlikteliğimiz, köklü bağlarımız bulunuyor. Biz Mısır ile sadece aynı tarihi değil, aynı denizi de paylaşıyoruz ve o denizin küresel denklemdeki önemi her geçen gün daha da artıyor. Diğer yandan dış politika, karşılıklı çıkar eksenli inşa edilir ve o zeminde yönetilir. Dolayısıyla iki ülkenin birlikte ve aynı istikamette senkronize adımları kuşkusuz çıkarınadır. Bizler de, Mısır tarafı da bu gerçekliğin farkında ve yeni dönem bu sağlam zemin üzerine bina ediliyor. Önümüzde çok kritik sınamalar var ve gelecekte dünyayı hangi öngörülemeyen zorlu süreçler bekliyor bilmiyoruz. Bu nedenle bugünden hem bölgemizde hem dünyada barışı ve huzuru korumak için bir arada olmak zorundayız. Önümüzde iki ülkeyi de kalkındıracak iş birliği alanları mevcuttur ve sırası geldikçe adımlar atılacaktır."

"SÜLEYMANİYE TERÖRE KOL KANAT GERİYOR"

"Türkiye dosta dosttur. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın arka arkaya seri bir şekilde Irak’a ziyaret gerçekleştirdiler. Bu ziyaretler Irak'taki bu olumsuz gelişmelerin oluşturduğu havayı yumuşattı ve Türkiye-Irak arasında gerek merkezi yönetim gerekse Kuzey Irak'la ilgili adımların atılması noktasında güzel gelişmeler oldu. Dürüstlük ve mertlikten taviz vermedikten sonra, özellikle sınırlarımızın dibinde bir teröristan kurulmasına müsaade edilmedikten sonra, biz bu bölgede her türlü adımı komşularımızla beraber atarız. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında bizim göstereceğimiz saygıyı kimse göstermez. Süleymaniye’nin bu olumsuz yaklaşımı ile ilgili defalarca uyarılar yaptık. “Burada yeni yeni, farklı bazı oluşumlar görüyoruz, bunlara fırsat vermeyin, yoksa yalnız kalırsınız.” dedik. Zira Süleymaniye her an her zaman elimizin üzerinde olduğu, soydaşlarımızın bulunduğu bir yer. Erbil yönetimiyle terörle mücadele konusunda yakaladığımız ivme olumlu bir istikamette ilerliyor. Fakat Süleymaniye, yani KYB yönetimi defalarca uyarmamıza rağmen terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye kol kanat germeye maalesef devam ediyor. Şimdi yaptığımız görüşmede biz bu konuyu da gündeme getirdik ve uyarımızı yaptık. Kimse bizden farklı bir duruş beklemesin, gereken tepkiyi veririz. Bu meseleyi es geçemeyiz. Elimizden gelen adımları atıyoruz, atacağız. Birçok konuya tahammülümüz olabilir ancak konu bekamız ve milli güvenliğimiz ise müsamaha kapılarını sonuna kadar kapatır, gereği neyse yaparız. Amaç bize düşmanlık beslemek ise ona da verecek tepkimiz, alacağımız tedbirler vardır, daha sıkı adımlar atmaktan da çekinmeyiz."

KALKINMA YOLU PROJESİ

"Kalkınma Yolu Projesi BAE yönetimiyle Irak'ın ve bizim de içinde yer aldığımız dev bir proje. Bu projede Kuzey Irak'ın hassasiyeti var. Bizim hassasiyetimiz var. Onun için de adımlarımızı atıyoruz. Biz Abu Dabi yönetimiyle bir araya geldiğimizde konu başlıklarından bir tanesi mutlaka bu oluyor. İnşallah bunu da en ideal şekilde yoluna koyacağız. BAE Devlet Başkanı Zayed Al Nahyan bizim bir önceki görüşmemizde “60 gün gibi bir süre belirleyelim ve bütün arkadaşlarımız, ilgili birimlerimiz planlama çalışmalarından öteye geçip, projelendirme çalışmalarına başlasınlar” teklifini yaptı. Bizim de şu anda Ulaştırma Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. İnşallah bu çalışmalar projeden, plandan uygulamaya geçecek ve bu konunun baş aktörleri Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak olacak. Bu şekilde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu yol, bölgemizin yeni bir İpekyolu haline gelecek ve bölgesel barışa da hizmet edecektir. Basra Körfezi’nin ve çeperindeki ülkelerin Türkiye üzerinden Avrupa pazarına erişimini sağlayacak bu yol, tam anlamıyla bir kazan kazan projesidir."

"PUTİN'İN AÇIKLAMALARINDA SAMİMİYET VAR"

"Sayın Putin’in bu açıklamalarında açık söylemem gerekirse samimiyet var. İstanbul süreci diye değerlendireceğimiz bu görüşmelerde bizler, her türlü samimi adımları attık. Bu konuda ilgili bakan arkadaşlarım Rusya tarafıyla görüşmelerini yaptılar. Biz sonuç odaklı çalıştık ancak barış bir şekilde tesis edilemedi. Fakat biz, buradan netice alamadık diye bırakıp gidemeyiz. Barış arayışının peşini bırakmayacağız. Barışın sağlanması için elimizden ne geliyorsa bunu yapmaya devam edeceğiz. İngiltere’nin eski Başbakanı Boris Johnson barış çabalarından elini çekmeden önce beraber çalışmalar yaptık, çabalarımıza devam ettik, olmadı. Geçenlerde İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ziyaretimize geldi, onunla da bu meseleleri ele aldık. Sayın Putin'in bu süreç içerisinde bizimle birebir görüş alışverişi olur veya Rusya’nın ilgili bakanları burada ayrıca devreye girerlerse onlarla da bu süreci takip eder, netice almaya çalışırız. Şu ana kadar Ukrayna-Rusya savaşında barışa hizmet eden somut sonuçları biz sağladık. Esir takasından tahıl koridoruna kadar birçok önemli gelişme yaşandı. Hatta tarafları Türkiye’de birden fazla kez buluşturduk. Bunu yine yapabilir ve dış etkilerden arındırılmış, çözüm odaklı bir süreç yönetimi ile barışın kapısını aralayabiliriz. Hem Sayın Putin, hem Sayın Zelenski ile görüşmelerimizde bu arayışlarımızı sürdürüyoruz. Biz en başından itibaren adil barışın savaştan daha iyi olduğunu savunuyor ve bütün adımlarımızı bu anlayışla atmaya gayret ediyoruz. Yeter ki barışı isteyelim, oraya ulaşan bir yolu muhakkak buluruz."

ABD İLE İLİŞKİLER

"ABD ile aramızda bu son attığımız adımlar neticesinde olumlu bazı gelişmelerden söz edebiliriz. Şu anda Kongre’deki hava olumlu. Aynı şekilde Senato’dan da olumlu sesler geliyor. ABD ile benzer düşündüğümüz ya da üzerinde uzlaştığımız konuların sayısı artıyor diyebiliriz. Şu anda olumsuz bir gidiş yok, tam aksine olumlu bir gelişme var. Bu konuyla ilgili olarak ilgili bakanlar da bizdeki muhataplarına olumlu gelişmelerin olduğunu söylüyorlar. Gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a, gerek MİT Başkanı İbrahim Kalın’a, gerek Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanımız Akif Çağatay Kılıç’a bu konularda bu bilgileri veriyorlar. “Biz elimizden geleni yapıyoruz. Sayın Biden'ın ıslak imzalı mektubunu burada gördünüz” diyorlar. Biz de “Bizim de ıslak imzalı onay belgesini gördünüz. Hepsinden öte parlamentomuzdan çıkan kararı duydunuz ve bize de teşekkür üstüne teşekkürler ettiniz. Biz bundan sonrasını sizden bekliyoruz” dedik ve yola devam ediyoruz. Aynı şekilde İsveç Başbakanı’nın bizi arayarak bu konudaki teşekkürü, attığımız adımın olumlu istikamette gittiğinin işaretidir."