Çıkılan yol ve amaç bu dünya okuluna gözü kara gelen kutsal ruhların kendini gösterme çabası ile başlar. Yalnız bu yolun belli basamakları vardır. İnsan Kamil olacak ki rüştünü ispatlasın. Kamil insan olabilmek için önce Mevlananın dediği gibi ’’hamdım piştim, yandım, öldüm yeniden doğmak için’’ de ya İnsan çok çiğ olmamış ham olarak ilk dünya okulunu deneyimler. O kadar hamdır ki çok bencildir.

Birinci basamak: bencillik basamağıdır. Bu basamak ilkel benlik bencillik basamağıdır.Bu basamakta insan çok ego dolu ve kibirlidir.

Bireyseldir, kendini dünyanın merkezinde görür. Ayrıca benzersizdir. Ben merkezlidir.  Sahip oldukları ile övünür.  Benim evim, benim arabam, benim malım, benim başarım, benim hakkım... Çerçevesindeki herşeyi hakkı olarak gördüğü için her şeyden maksimum  fayda sağlamak ister. Ya da her şeyin ve her kişinin kendine sağladığı faydaya göre hareket eder. “Bundan ne kazancım var, bu bana ne verebilir?”  diye bakar. Buna ailesi en yakınındakilerde dahildir.  Kazanımlarını paylaşmaz, ama onların kendisine ne vereceğini çok önemser. Acımasız ve zalim bile olabilir.

İkinci  basamak: Sencillik, sen yani bireysellikten çıkmış ama nereye gidecek ne yapacak bilemeyen kararsız ve amaçsız. Burda insan daha çok diğer insanlara göre yaşar ve onların fikirleri ile hareket eder. Kendi eylemleri için; Ya karşıyı suçlar yada onları merkezine koyarak,  onların düşüncelerine göre hareket eder. Birinci şıkta yaptığı ve olumsuz sonuç aldığı her şey için başkasını suçlama, “Senin yüzünden olmadı, başaramadım sen yapmadın, sen istemediğin için olmadı” gibi...

İkinci şıkta olanlarda hep karşıya bağlı hareket eder ve onay almak, onaylanmak ve izin almak ister. Sen bilirsin, sen nasıl istersen, sen iste, sen seç gibi... Her iki durumda bu insanların, etkisiz ve varlığı yokluğu belli olmaz, boşu boşuna yaşar giderler.

Üçüncü basamak:  Biz basamağı artık ben yok, sen yok biz vardır. Kollektif alan olan bu basamak aynı zamanda denge alanıdır. Kişi kendinden çıkmış başkalarının alanından çıkmış ve kendini “Bir”lemiş ve haz duymaya başlamıştır.  Bu basamakta bulunduğu halden memnun olduğu ve hazım ettiği ve tamlaşmaya yani pişmişlik olduğu için tatlı bir basamaktır.  İnsan sakin huzurludur. Yaptığı eylemlerde bütünün iyiliğini düşünür. Yaptığı eylemlerinde diğer  insanları, doğayı,  hayvanları gözeterek  hareket eder. Hizmet bilinci vardır. İnsana  ve diğer yaratılmışlara faydalı eylemler yapmak ister.

Dördüncü basamak: Kendinden çıkmış, diğer insanların düşüncesinden kurtulmuş, insanlara faydalı olmak düşüncesi bile eskisi gibi hissedilmeden gözlemci sıfatına geçmiş ve artık her şeyi seyir eyler haldedir.  O yoktur ve sadece dışarıdaki kişiler, “Onlar” vardır.  “Kişi” yoktur. Ve “Kişi” yaratılmıştan alemi seyir eder ve anlamaya çalışır.  Yaratılmayı yaratılmışı alemler. Ve alemlerin dilini anlamak için yaratılmışı seyretmek ve Hak’kın varlığının sonsuzluğunu görür. Bu basamakta mucize gösterme başlar. Burası Kuantum alanı yanı gözlemcinin deneyindeki gözlemcinin sonucu değiştirdiği alandır. Ol makamıdır. Artık bir şeyi düşünüyorsa olur. Artık insanlığı deneyimi son bulacak ve Yaradanla bir ve bütün olacaktır.