Bize bu aziz yurdu 953 yıl önce kan ile vatan eyleyen atalarımıza rahmet ve minnetle.  Ruhları şadları mekan uçmağ olsun.

Ol dokunce olduran gönüllerimizi iman nuru ile dolduran yüce Allah'ın doksan dokuz 
Neden? 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


Selçuklular Kimdir: Selçuklular Oğuz soyunun; Üçok kolun, Kınık boyuna mensuplar 
hanedanlıktır. Devletin tamamında yer alan Selçuk Bey Oğuz Yabgu yetkisinde bir Sübaşıdır. 
Selçuk Bey Kınık boyuna mensupları Kınık Obasının beyidir. Selçuk Bey'in 
zeki,Güçlü ve nüfuslu bir komutanlık nedeni ile gözler hep onun üzerindedir. Bu 
durumu kıskanan diğer kişiler ve özellikle Yabgu hükümdarının karısı Hükümdarın ve 
Selçuk Bey'in arasını açmışlardır. Bunun üzerine Selçuk Bey obayı ve kendisine bağlı 
kişileR ile Cend şehre göç değişir. Bu göçün sonucu Selçuk Bey cend şehrin de 
hakimiyet verileri ve kendisinide baya değişiklik için Göktanrı inancını bırakmış ve İslam 
dinini kabul etmiştir. 


Bir sene sonra Yabgu elçileri vergi almaya geldiğinde Selçuk Bey'in yanıtı" Müslümanlar 
kâfire vergi vermez." Diyerek geri göndermiş ve ırkdaşlarına karşı cihat etmiştir. Bu cihan 
çağrısını kazanan Selçuk Müslümlümanları ve çevrede ki Müslümanlar Selçuk Bey'içinde 
civarında toplanmışlardır. Yabgunun hakimiyetini kıran Kınıklar, Cend ülkesi bağımız 
bir idare kurmuşlardır. Selçuk Bey Yabguluların bir kalesini kuşatmış ve burada büyük 
oğlu Mikail'i şehit eden. 


Mikailin oğulları olan Çağrı ve Tuğrul beyleri dedisi Selçuk yetiştirmiş büyük devlet 
adam olmalarına yardımcı olmuşlardır. Selçuk Bey'in ölümü üzerine beyliğin başına 
oğlu Arslan Yabgu geçmiştir. Arsalan Yabgu beyliği için önemli işler başarmış büyük bir 
cengaverdir. Gaznelilerin eline esir düşmesi üzerine hapiste vefat etmiştir. Beyliğin 
başına ise Mikail'in küçük oğlu Tuğrul Bey geçmiştir. Gazneli Devletin'in içinde bulunan 
yarı bağımsız Selçuklular sık ​​sık ve kalabalık şekilde oğuz göçleri yer alıyor Mâverâünnehir'i 
Türkmenler ile dolduruyor, kapasitelerini güçlendiriyorlardı.

Bu güçlenmenin değişmesi varan Gazneli Hükümdarı Sultan Mesut, Tuğrul ve Çağrı beyin 
üzerine 15.000 kişilik bir ordu gönderilmiştir. Bu ordunun geldiği haberi alan Selçuklular


derhal toparlanmış ve Sultana mektup yollamışlardır. Olacak bir savaşta kendilerini 
müdafaa edeceklerini açıkça beyan etmişler ve hiç bir kusurları olmadan savaş ilan eden 
Sultan Mesudu suçlamışlardır. Serahs önlerinde karşı karşıya gelen iki ordu akşama 
kadar çarpışmış ve Çağrı beyin askeri zekası ve stratejileri ile mutlak zafer Selçukluların 
olmuştur. Bunun üzerine artık Horasanda Gazneli hâkimiyeti sona ermiş Selçuklu devleti 
kurulmuştur. Sultan Tuğrul Bey olurken Melik ve Ordu Komutanı Çağrı bey olmuştur. 

" Çağrı Beğ'le Tuğrul Beğ'in kurduğu devlet

İtalyalı melezlerden üsttündür elbet; " 


Sultan Muhammed Alparslan

Alparslan; Selçuklu'nun Bürkütüdür. Zekası, cesareti, askeri dehası ve teşkilatçılığı ile 
herkesin gözdesi olmuştur. Tuğrul Bey vefat etmeden önce abisi Çağrı Bey'in oğlunu 
Melik Süleymanı velihat olarak bırakmıştı. Tuğrul vefat ettikten sonra ise vezir 
Amidûlmülk vasiyeti yerine getirerek Süleymanı sultan ilan etmiştir. Fakat Kutalmış ve 
Alparslan ise taht mücadelesi için derhal harekete geçmişlerdir. Kahramanlığı ile ün 
salan Alparslan tüm askerler ve Türkmenler tarafından sultan olunması isteniyordu. 
Kutalmış hızlı hareket ederek Rey'i kuşatmış ve Amidülmûlk'ü mağlup etmiştir. Vezirin 
yardım isteği üzerine Alparslan hemen harekete geçerek Kutalmış üzerine yürüdü. İki 
kuvvetli Türkmen ordusu Damganda karşı karşıya geldi. Şiddetli çarpışma neticesinde 
yüce Tanrı Alparslan'a zafer bahşetti. Bu zaferden ve Kutlamış'ın da ölümünden sonra 
taht mirasçısı kalmamıştır. Alparslan Rey şehrine gelerek Sultanlığını ilan etmiş, adına 
hutbe okutmuş ve parasını bastırmıştır. 


Doğu Roma İmparatorluğu ve Romen Diyojen : 

Selçuklu Sultanı; Sultan Alparslanın Ani zaferinden sonra Anadoluyu ilelebet tamamen 
Türk yurdu tutmak için Alparslan'a bağlı Türkmen komutanlar Anadolu'ya girerek çeşitli 
yerleri yurt edinmiştir. 

Bunun üzerine sadece sarayda oturan, zevk ve şehvet düşkünü imparatorlardan sıkılan 
Romalılar imparatoru tahtan indirerek yerine o dönemin en büyük komutanlarından olan 
Diyojeni tahta oturtmuşlardır. Diyojen ülkenin sorununu ve halkın isteklerini çok iyi bilen 
birisi idi. Ülkenin başı hâli hazırda Roma topraklarında yaşayan Türkler ve şimdi de 
Alparslan'ın emri ile yurt edinmek için gelen Türkmen komutanlar ile beladaydı. Türkmen 
komutanlar ülkenin her tarafını sarmış ve şehirler fetih ederek çok sayıda da ganimet 
topluyorlardı. 

Daha fazla vakit kaybetmeden büyük bir ordu hazırlayan imparator derhal Anadolu' da 
Türk kuvvetini kırmak için yola çıktı. Eğer geç kalırsa İmparatorluğun kısa sürede Türkler 
tarafından zapt edileceğini çok iyi biliyordu. Antakya, Sivas gibi şehirlerde ki Türk 
hakimiyetini ortadan kaldırdıktan sonra Şii Fatımiler'in elinde bulunan Münbiçe gelerek 
burayı da topraklarına katmıştır. Fakat bu yıllarda Mısır ve Suriyede son derece şiddetli 
bir kıtlık vardı. Diyojenin askerleri ise yiyecek bulmada zorlanıyor ve bazıları hayatını 
kaybediyordu. Bunun üzerine daha fazla burada kalamayacağını anlayan Diyojen 
ordusunu da alıp başkentine geri dönmüştür. Diyojen başlıca hedeflerine ulaşmıştı 
çünkü Anadoluda ki yaşayan Türklerin cesareti kırılmış ve yeni gelen Türkmen 
komutanlar ise yurt tutmak için kuşattığı şehirleri imparator gelince alamamış yahut 
bırakıp kaçmak zorunda kalmışlardır. 


Malazgirt'e Giden Yol: Şii Fatimi Seferi 


Sultan Alparslan'ın ilk hedefi Roma değil Şii Fatimilerdi çünkü Alparslan İslam birliğini 
sağlamak için yer yüzünün Sünnî devlet olması için çabalıyordu. Şii Fatımiler bu 
sıralarda iç karışıklıklarla uğraşıyordu ve hızla büyüyen ve gücüne güç katan Ehli Sünnet 
Türk devleti olan Selçuklular ile karşı karşıya gelemeyeceklerini biliyorlardı. 

Selçuklunun hakimiyeti altına ilk başta Halep emiri Muhammed girmiştir. Derhal Bağdat 
emiri şeyhülislâm kaim'iye bir mektup göndererek Halepte artık Şii hutbesi 
okunmayacağına Sünni hutbe ve Sultan Alparslan adına okunacağına söz vermiştir. 
Bunun üzerine Halep ve bölgesinde Şii hakimiyeti son bulmuş, Selçuklu hakimiyetini 
girmiştir. 


Fatımiler veziri Nasır üd-Devle tüm rakiplerini saf dışı bırakarak tek söz sahibi kişi 
olmuştur. 8. Fatımi Halifesi Sultan Müstansir Billâhı tahtına edip sultan olma gibi bir 
hayali vardı. Bu sebepten ötürü bu zat Sultan Alparslana ulak yollayarak ivedi bir şekilde 
Mısır'a gelmesini ve ülkeyi feth etmesini istemiştir. Ülke'nin Şii himayesinden çıkıp 
kendisinin emrine altına almasını arz etmiştir. 


Alparslan bu haberi alır almaz derhal harekete geçti zira bu fırsat arayıpts bulamadığı bir 
fırsattı. Komutanı Atsız'ın emrine 50.000 kadar asker vererek Mısır'a giden yolda Suriye 
ve Kudüs'ü feth etmesi için görevlendirdi. Kendiside yanına 50.000 kadar ordu toplayarak 
Azerbaycan üzerine Anadolu'ya girdi. Burada daha önce Amcası Tuğrul Bey tarafından 
kuşatılmış fakat feth edilememiş Malazgirt Kalesini kuşattı ve feth etti. Alparslan'ın 
Anadolu'ya girmesi ile komutanlar tekrardan Anadoluda yurt tutmak için seferlera 


başladı. Sultan Alparslan komutanı Afşin beği Anadoluda bırakarak fetihler yapısını ve 
güvenliği sağlaması için görevlendirdi. 


Sultan Alparslan'nın büyük bir ordu ile Anadolu'ya girdiği haberini alan Diyojen yeni 
Anadolu seferi için bir yıldır hazırlık yapıyordu ve ordusu ve kedisi hazır durumda idi. Tüm 
orduları Üsküdar'da topladı. Diyojen Roma tarihinin en kalabalık ordusunu toplamış ; 
Anadolu'yu Türklerden kurtarmak, İslam ülkelerini istila etmek ve Selçuklunun 
başkentini ele geçirmek için yola koyulmuştur. Ordu içerisinde; Roma, Ermeni, Gürcü, 
Kıpçak, Bulgar ve çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen paralı askerler bulunuyordu. Ordu
içerisinde komutanlar, askerler ve köleler ile birlikte sayı 200.000 kadardı. İmparator 
kendisine ve ordusuna o kadar güveniyordu ki Anadoluyu Türklerden kurtaracağına emin 
gözle bakıyordu. 


Sultan Alparslan ise komutanı Atsız Beğ'in Mısır'a doğru açtığı yolda ilerleyerek Mısır'a 
varmayı amaçlıyordu. Tam bu sırada Diyojen'in elçisi Sultan'nın huzuruna çıktı ve mesajı 
iletti. Diyojen Malazgirt, Erciş ve Münbiç şehirlerini derhal Roma'ya teslim edilmesini 
emir veriyor aksi takdirde bu koca ordusu ile kendisini ve devletini darma duman 
edeceğini ifade ederek tehdit ediyordu. Bunun üzerine çok sinirlenen Sultan Alparslan 
elçiye çok sert bir şekilde cevap vererek geri gönderdi. Bu tehditlerin sahte olduğunu 
düşünen Sultan Alparslan Şii Fatimiler seferine devam etti lakin Anadolu'da ki 
komutanlarının da art arda mektupları ile Sultan Alparslan yanına 15.000 kişilik hassa 
ordusunu alarak yönünü Roma'ya doğru çevirdi. 


Alparslan, Anadoluda bulanan komutanı Afşin Bey'in askerleri ile imparatoru 
durduracanı düşünmüştü fakat ordunun sayısını Alparslan'a bildiren Afşin Bey tek 
başlarına karşı koşmayacaklarını Sultana iletti. Sultan Alparslan, Atsıza yalnızca hafif 
süvariler ile hızlı bir şekilde yanına gelmesini ve veziri Nizâmülmülk'ün doğudan asker 
toplayarak yardıma gelmesini emretti. İmparator ise çoktan Erzurum'a gelmişti. 

"Sultan Alparslan ulak yolladı, Ağustos'ta akın var 

Siganfu sarayından dirilip geldi, Kürşat ve kırklar"


Sultan Alparslan için savaşmaktan başka çare yoktu. İmparatoru karşılamak için Musul 
üzerinden Mervani bayiliğine uğradı buradan gönüllü 10.000 Kürt askeri topladı. 


İmparatora daha fazla dayanamayan Malazgirt Kalesi teslim oldu Diyojen burada tüm 
mazlum halkı kılıçtan geçirdi ve her yeri yaktı. Malazgirt'e yakın bir noktada bekleyen 
Afşin bey Sultanın ordusuna katıldı ve ordu 53.000 kişiye ulaştı. Malazgirt önlerine gelen 
Sultan Alparslan ovaya hakim olmak için yamaçlara askerlerini yerleştirdi dört kat büyük 
olan Roma İmparatorluğuna karşı açık bir meydan muharebesine girmeyi düşünüyordu. 
Turklerin Ovaya yerleştiği haberini alan Diyojen yemen meydana inerek savaş düzeni 
aldı. 


Bizans'ın Türk'e Secdesi; Malazgirt Muharebesi 


"Aylardan ağustos, günlerden cuma

Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a

Bozkurtlar ordusu geçti hücüma


Yeni bir şevk ile gürledi gökler

Ya Allah...Bismillah... Allahüekber"


İmparator Diyojen ordusunu geleneksel Roma sistemine göre düzenledi. Ordu 
merkezinde kendisi ordunun sağ ve sol kollarında ise çok güvendiği iki komutan 
bulunuyordu. Selçuklu ordusunda tek bir merkez vardı ve burada hassa ordularına 
Sultan Muhammed Alparslan öncülük ediyordu. İki dağların arkasında ise pusuya yatmış 
Artuk Bey, Afşin Bey, Atsız Bey gibi büyük komutanlar bekliyordu. 


Rum ordusu merkez, sağ ve sol hatları ile hücuma geçti. Resmen tozu dumana katarak 
kana susamış çakal gibi Türklerin üzerlerine koşuyorlardı. Kanlı savaşa düğünü gibi giden 
Türklerde merkez Ordu ile Rumların üzerine doğru "Allah Allah" naraları ile hücuma 
geçtiler. Türk yaylarının menzili daha uzun olduğu için Selçuklular Roma ordusunu sağ ve 
sol kollarına ok yağdırmaya başladılar bunu gören merkez ordu ok yağmurunu 
durdurmak için hızla hareket ederek Selçuklu ordusu ile yaman bir mücadeleye giriştiler. 
Bir süre çarpışmadan sonra Selçuklu ordusu düzenini bozmadan Sultan Alparslan emri 
ile geri çekildi. 

Bu geri çekilmeyi gerçek bir cekilme zanneden Roma ordusu tüm kuvvetleri ile esir ve 
ganimet almak için düzenlerini bozarak Selçukluların arkasından gittiler. Yalnız bu 
hepimizin de bildiği gibi kurt kapanı taktiği idi. Selçuklular Romalıları tuzağa çekmiş 

karargahtan tamamen uzaklaştırmış ve dağların arkasında bekleyen Selçuklu birliklerinin 
markajına sokmuştur. 

Bir anda çalan borular ile dağların arkasından Türk atlıları bir Bozkurt gibi bürküt gibi 
ahmak Romalıların etrafını sarmışlardı. Sultan Alparslan ise geri çekilmekte olan orduyu 
durdurup tekrardan hücum etmelerini söyledi. Zafer kazandıklarını düşünen Romalılar 
tuzağa girmiş ve tek tek hepsi kılıçtan geçiriliyorlardı. 

Çember daralıyordu merkez orduda bulunan imparator sağ ve sol kanatlardan yardım 
istesede Türk atlıları bunlara izin vermiyordu. Romalıların ordusunda bulunan Uz ve 
Peçenekler saf değiştirerek soydaşları Selçuklular lehine savaşmaya başladılar. 

Roma ordusu tam anlamıyla dağılmış ve kaçmışlardı geri kalan kuvvetlerin çoğu 
öldürüldü ve birçoğuda esir alındı . İmparatorunda öldüğüne inana askerler arkalarına 
bakmadan kaçmışlardır. 

İmparator atına bir darbe almış ve yaya kalmış esir alınmıştı. Bu dünya tarihinde bir ilk idi 
çünkü ilk defa bir Roma imparatoru esir alınmıştı. 

Alınan ganimetlet o kadar çoktu ki bolluk ve bereket olmuştu. Sultan Alparslan, Diyojen'e 
bir esir gibi değil imparator gibi davranmıştı. Sultan Alparslan bir antlaşma yaparak 
Diyojeni serbest bırakmış tahtını alması için ülkesine geri göndermiştir. 

Sultan Alparslan başta halife olmak için her tarafa zafer haberini göndermişti. 

Diyojen İstanbul'a doğru gideken yeni imparatorun Dukas olduğunu öğrendi ve Sultan 
Alparslana bir mektup yazarak artık imparator olmadığını söylemişti. Diyojen İstanbul'a 
vardığında gözlerine mil çekerek öldürülmüştü. Bu olaya çok üzülen ve sinirlenen Sultan 
Alparslan nerede bir Rum görülürse öldürün ülkerini istila edin diye emir verdi. Bu emir 
sonrası komutanlar ve aileler hiç bir güçlükle karşılaşmadan Anadolu'yu ebedi yurt 
ettiler. Marmaraya kadar olan her yeri Sultan Alparslan emri ile Türk yurdu kıldılar.

“Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır.” 


Sultan Alparslan Karahanlı seferinde Barzem kalesini fetih etmişti. Sultan af dilemek için 
huzuruna çıkan Yusuf Harezmi Sultanı hançerleyerek öldürmüştü. 


Sultan Muhammed Alparslan, yüce liderliği ve sarsılmaz kararlılığıyla tarih sahnesinde 
Türkün büyük bürkütü olmuştu. Malazgirt'te sergilediği olağanüstü savaş stratejisi ve 
cesareti, onu resmen ölümsüzleştirdi. Alparslan, yalnızca bir askeri komutan değil, aynı 
zamanda milletinin kaderini belirleyen bir kahramandır. Onun adı; kahramanlık, İslam 
lideri ve Türk isminin vücut bulmuş hali ile dillerden düşmemektedir.