Kabileler arasında bitmek bilmeyen savaşlar devamlılığını sürdürmekteydi.Kureyş kabilesi ile Hevazin  kabilesi arasındaki kan davası  Eşhür-i Hurum denilen aylara denk gelmesi sebebiyle Ficar Savaşı olarak adlandırılan bir savaş meydana geldi. Peygamberimiz bu dönemde 20 yaşlarında idi amcaları ile bu savaşa katıldı ama kimseye ok atmamış, kimseden kan dökmemiştir. Karşı taraftan atılan okları toplayıp amcalarına vermekle görevliydi. 4 yıl süren ficar savaşı Mekke'de asayişi bozmuş can ve mal güvenliğini yok etmişti. Bu sebebi ortadan kaldırmak adına bir grup  toplanmıştı. Bu grup içinde Peygamberimiz ve amcaları da yer almaktaydı. Amaçları güvenliği sağlamak, haksızlığa uğrayanlara hakkını vermek, zulme uğrayanlara yardım etmekdi.  Bu cemiyetin adı Hılfu'l- fudul'  du. Bu cemiyet öyle faydalı olmuştur ki Allah resulü peygamberlikten sonraki dönemde de " İslam'da böyle bir cemiyete çağırılsam yine icabet ederdim." sözleri ile ifade etmiştir. Biricik peygamberimiz büyüyor ve git gide herkes tarafından tanınır hale geliyordu. Fakat bu tanınması sahip olduğu dürüstlüğe, sözünde yalan olmayışı, hiçbir cana zarar vermeyişi ve sayılamayacak kadar çok olan güzel ahlakıylaydı. O henüz genç yaşlarındayken bile insanlar da  oluşturduğu güven duygusundan dolayı "el-Emin" diye  adlandırılmaya neden olmuştur. Hz Muhammed de  amcaları gibi ticaret ile ilgileniyordu oradan kazanç sağlıyordu.Mekke halkından Hatice bint-i Hüveylid ticaret ile uğraşan dul bir kadındı. Mallarını Şam'a gönderecekti. Mallarını  götürmesi için  her zaman olduğu gibi güvenilir, sağlam birini arıyordu. Yakınlarının methi üzerine Peygamberimize iş teklifinde bulundu. Peygamberimizin kabul etmesi üzerine Hz Hatice kölesi Meysere'yi de Efendimizin emrine verdi ve şöyle tembihledi; "her emrine itaat edeceksin, bir dediğini iki etmeyeceksin ve her halini bana bildireceksin." Kervan yola çıktı ve 3 aylık uzun bir yolculuktan sonra Şam topraklarına vardı. Hz Muhammed bir zeytin ağacının altında durdu. Efendimizin o ağacın altında durması kabileyi uzaktan seyreden bir rahibin dikkatini çekti. Meysere'yi daha önceden tanıyan rahip ona ağacın altında duranın kim olduğunu sordu. Meysere de " O Kureyş ve Mekke halkından biri dedi." Rahip Nasura bir anlık düşünceye daldı ve Meysere'ye hayretler içinde "o ağacın altına şimdiye kadar peygamberlerden başka kimse inmemiştir." dedi. Ona yine sorar "onun gözünde biraz kırmızılık var mıdır?"Meysere " evet" deyince "o peygamberdir, hem de peygamberlerin sonuncusudur." der. Meysere heyecan ve saadetinden şaşkına döner.

Satışlar tamamlanır eksikler alınır. Bakılır ki Muhammed herkesten daha karlı iş çıkarmıştır. Kervan Mekke'ye geri dönerken Hatice ve Kureyş kadınları Hatice'nin evinin damında gelen kabileye bakıyordu. Hz Hatice , Hz Muhammed'i serinletmek için bulut şeklinde girmiş iki melek görür ve bu tuhaf hadiseyi oradakilerine gösterir. Meysere Hatice'ye bütün ticaret boyunca gözlemlerini anlatır.  Muhammed ki temizliğe çok dikkat ediyor, tartıda asla aldatma yapmıyor, kusurlu olan mallar var ise alıcılarına bunların kusurlarını söylüyor gizlemeye çalışmıyor, ticarette de çok dürüst asla yalan söylemiyor der. Rahip Nasura' nın söylediklerini, yol boyunca iki melek tarafından sıcaktan korunduğunu her şeyi Hz Hatice'ye anlatmıştır. Hz Hatice gördüğü ve duyduklarından hayrete düşer ve amcasının oğlu Varaka bin Nevfel ile konuşmaya gider. Varaka bilgili bir hristiyandı fakat putperestlik ile bir ilgisi asla bulunmuyordu. Varaka bu duydukları karşısında şaşırır ve şöyle der." bu söylediklerin doğru ise şüphesiz Muhammed bu ümmetin peygamberidir. Ben zaten bu ümmetten bir peygamber çıkacağını biliyor ve onu bekliyordum bu içinde bulunduğumuz zaman ise bunun tam zamanıdır. Ben onun peygamberlik dönemine yetişirsem şüphesiz ona inanacağım."der. Hatice şaşkınlık içinde evine döner. iffetli ve namusunu koruması sebebiyle cahiliye döneminde bile Tahire  lakabı ile anılan Hz  Hatice bütün aile büyüklerinin ısrarına rağmen evliliği aklından silmişdi. Fakat Muhammed gibi üstün ahlaklı birini yakından tanıyıp, onun ile bir yuva kurmak istiyordu. Her ikisinin kalbini Allah birbirlerine ısındırmışdı. Hz. Hatice Hz. Muhammed'e düşüncelerini söylemesi için yakın arkadaşı Nefise'den rica etmiştir. Nefise Muhammed'in yanına gider ve aralarında şu konuşma geçer.

-Muhammed neden hâlâ evlenmezsin ?

-Evlenecek kadar param yok                                                                                                      

-Peki para temin edilse, şeref, güzellik ve mala davet edilsen icabet eder misin?

-kimdir bu?

-Hatice.

-Ama bu nasıl olur ?

-Orasını ben hallederim

-O zaman bende kabul ederim.

Nefise sevinçle Hatice'nin yanına döner. Aile büyüklerinin de konuşup anlaşması üzerine evlilik gerçekleşir.Evlendiklerinde Hz.Muhammed 25 Hz.Hatice 40 yaşlarındadır. Bu evlilikten yola çıkarak kıymetli peygamberimizin sonraki  yıllarda yaptığı evlilikleri dünya zevki için yapmadığına ulaşabiliriz.

" Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara lâyıktır. Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yakışır. " ( Nur suresi 26. Ayet)

                                Selam ve dua ile...