Mültecilerin ülkemize gelmesiyle birlikte eğitim sistemimizde gözlemlenen düşüş, çeşitli araştırmalar ve çalışmalarla incelenmiştir.

Bu kalitesizleşmenin nedenleri arasında, çok sayıda kültür ve dilin bir arada bulunması önemli bir yer tutmaktadır. Farklı dillerin ve kültürlerin aynı ortamda bulunması, toplumsal dayanışmayı azaltmakta ve farklı öğretim tekniklerinin kullanılması zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu durum, hem eğitim sistemini hem de öğrencileri yormakta ve zorlamaktadır.

Mültecilerin yoğun olarak yerleştiği bölgelerdeki okullar, hızlı ve plansız bir şekilde kapasitesinin üzerine çıkmış, bu da çeşitli altyapı sorunlarına yol açmıştır. Öğrenci sayısındaki ani artış, sınıfların kalabalıklaşmasına ve mevcut eğitim kaynaklarının yetersiz kalmasına neden olmuştur. Kalabalık sınıflar, öğretmenlerin öğrencilere bireysel ilgi göstermesini zorlaştırmış, bu da öğrencilerin akademik başarısında düşüşe yol açmıştır. Ayrıca, sınıfların kalabalık olması, öğrenciler arasında disiplin sorunlarının artmasına neden olmuş ve öğretmenlerin bu sorunlarla başa çıkmasını zorlaştırmıştır.

Okullardaki hijyen koşulları da büyük bir sorun haline gelmiştir. Aşırı kalabalık ve yetersiz altyapı, okullarda hijyen standartlarının düşmesine ve mikrobik hastalıkların yayılmasına yol açmıştır. Hijyen problemleri, öğrencilerin sağlığını tehdit etmekte ve devamsızlık oranlarının artmasına neden olmaktadır. Bu durum, öğrencilerin eğitimine düzenli olarak devam edememesiyle sonuçlanmakta ve akademik başarıyı olumsuz etkilemektedir.

Çok sayıda farklı kültürün bir araya gelmesi, öğrenci grupları arasında sosyal uyumsuzluklara neden olmuş ve aynı kültür ve dile mensup öğrenciler arasında çeteleşme olaylarının görülmesine yol açmıştır. Çeteler arası tartışmalar ve kavgalar, okul içi güvenliği tehdit etmekte ve eğitim ortamını olumsuz etkilemektedir. Öğrencilerin bu tür sosyal sorunlarla karşı karşıya kalması, onların psikolojik olarak da zorlanmalarına neden olmaktadır.

Öğretmenler, artan öğrenci sayısı ve yaşanan disiplin sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanmakta ve bu durum onların motivasyonunu düşürmektedir. Motivasyonu düşen öğretmenler, derslere yeterince hazırlanamamakta ve bu da eğitim kalitesinin düşmesine yol açmaktadır. Öğretmenlerin öğrencilere ayırabildikleri bireysel ilgi süresi azalmakta, bu da özellikle öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin başarısız olmasına neden olmaktadır.

Eğitim sisteminin bu zorluklarla başa çıkabilmesi için çeşitli önlemler alınması gerekmektedir. Dil destek programları, mülteci öğrencilerin Türkçe'yi daha hızlı öğrenmelerini sağlayarak, onların eğitim sürecine daha kolay uyum sağlamalarına yardımcı olabilir. Kültürel uyum programları ise farklı kültürlerden gelen öğrencilerin birbirlerini daha iyi anlamalarına ve kabul etmelerine olanak tanır. Ayrıca, öğretmenlerin çok kültürlü sınıflarda daha etkili eğitim verebilmeleri için özel eğitimler almaları gerekmektedir. 

Kaynak artırımı ve altyapı iyileştirmeleri, okullardaki kapasite sorunlarını çözebilir ve hijyen koşullarını iyileştirebilir. Psikososyal destek hizmetleri ise hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin yaşadıkları stres ve travmalarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Bu tür önlemler, eğitim sistemimizin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmesine ve öğrencilerin daha başarılı olmasına katkı sağlayabilir. 

Sonuç olarak, mültecilerin ülkemize gelmesiyle birlikte eğitim sistemimizde gözlemlenen kalite düşüşü, çok kültürlü ve çok dilli bir ortamın getirdiği zorluklarla ilişkilidir. Bu zorlukların üstesinden gelmek için kapsamlı ve etkili stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde, hem Türk öğrencilerin hem de mülteci öğrencilerin eğitimde başarıyı yakalaması ve eğitim sistemimizin genel kalitesinin yükselmesi mümkün olabilir.