Milli mücadele dönemimizde her birey, savaşı kazanabilmemiz için elinden gelenlerin en iyisini ortaya koydu; kimi malını, ekmeğini, aşını, kıyafetlerini, parasını, kimi de hiç çekinmeden canını ortaya koydu.

Bu fedakarlık ve cesaret dolu süreçte, her birinin ruhu, bağımsızlığımızın temel taşlarını oluşturdu. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı, yalnızca erkeklerin değil, kadınların da büyük fedakarlıklar ve kahramanlıklarla dolu bir destanıdır. Kurtuluş Savaşı sırasında kadın, Milli Mücadele’ye erkek kadar hizmet etmiş, en zor şartlara katlanmış, cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşmış, zaman zaman düşmana esir düşüp işkenceye maruz kalmış ama her şeye rağmen mücadelesine sonuna kadar devam etmiştir. Onların azmi ve kararlılığı, milletimizin bağımsızlık ateşini harlamıştır.

Bu destansı mücadele, Türk kadınının gücünü, cesaretini ve vatan sevgisini gözler önüne sermiştir. Onlar, analarımız, bacılarımız, kardeşlerimiz; her biri, vatan için canını ortaya koyan kahramanlarımızdır. Bu kahramanlık dolu süreçte, her biri büyük fedakarlıklarla tarihe adını kazımış annelerimiz ve kadınlarımız hakkında kaleme aldığım bu içeriğimde, her birine Allah’tan rahmet dilerim. Onların ruhları, milletimizin kalbinde ebediyen yaşayacaktır. Bu topraklarda, bağımsızlık için mücadele eden kadın, erkek; genç-yaşlı herkesin ruhu şad olsun. Allah, bu kutsal mücadelede yer almış her bir bireyden razı olsun. Vatan toprağı, onların kanlarıyla sulanmış, bağımsızlığımız onların canları pahasına kazanılmıştır. Onların ruhları, bu vatanın kalbinde ebediyen yaşayacaktır ve bizlere yol göstermeye devam edecektir. Ne mutlu Türk’üm diyene!

Milli Mücadele’ye katkıda bulunan Kara Fatma (Fatma Seher Erden); Balkan Savaşı sırasında eşi Derviş Erden ile birlikte savaşmıştır. Daha sonra on kadın ile birlikte Kafkas9a Cephesi’ne gitmiş ve eşinin ölümünden sonra da bir gurup kadın ile birlikte Anadolu’ya geçerek Atatürk’ten kendilerini görevlendirmelerini istemiştir. Daha sonrasında 1. İnönü (21 Şubat – 12 Mart 1921) ve 2. İnönü (31 Mart – 1 Nisan 1921) Savaşları’na katılarak yaralanmış ve 18 kadın mücahidimiz şehit olmuştur. İyileştikten sonra Düzce çevresindeki asker kaçaklarını vatani göreve davet için gitmiştir. Kara Fatma 28 Haziran 1921 İzmit’in düşmandan kurtuluşuna kadar orada kalmıştır. 26 – 30 Ağustos 1922’de Başkumandanlık Meydan Muharebesi’ne katılarak düşmana esir düşmüş ve kaçmayı başardıktan sonra üsteğmenliğe terfi edilmiştir.

Milli Mücadele yıllarında kadının faaliyetlerini gösteren bir başka önemli olay ise Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eşi Melek Reşit Hanım ve arkadaşları tarafından 1910’da kurulan “Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti”dir. Bu cemiyet padişaha, İstanbul hükümetine, bazı kuruluşlara ve yabancı devlet temsilcilerine yazılar, telgraflar göndererek bazı haksızlıkların düzeltilmesini istemiş, zaman zaman İtilaf Devletleri temsilcilerine gönderdiği telgraflarla onların tutumlarını protesto etmiş, bazı İstanbul gazetelerinde yayınlanan zararlı yazılara son verilmesi için Osmanlı Matbuat Cemiyeti’ne telgraf göndermiştir. Ayrıca cemiyet kanalıyla toplanan paralarla orduya ve felakete uğrayan bölgelere yardım edilmiştir.

Halide Edip Adıvar, Kurtuluş Savaşı döneminde hem kalemiyle hem de fiilen mücadele eden bir yazar ve aydındı. 1884 yılında İstanbul'da doğan Halide Edip, Amerikan Kız Koleji'nde eğitim aldı ve toplumsal sorunlara duyarlılığıyla dikkat çekti. İstanbul'un işgaline karşı halkı bilinçlendirmek için mitinglerde ateşli konuşmalar yaparak ve yazılarıyla milli bilinci uyandırmaya çalıştı. 1919 yılında Sultanahmet Meydanı'nda yaptığı konuşma, işgale karşı direnişin sembollerinden biri oldu. Mustafa Kemal Atatürk'ün çağrısıyla cepheye giderek Batı Cephesi'nde hemşirelik yaptı ve direnişin örgütlenmesine katkı sağladı. Halide Edip'in "Ateşten Gömlek" adlı romanı, Kurtuluş Savaşı'nın acılarını ve kahramanlıklarını edebi bir dille anlatır. Bu eser, savaşın zorluklarını ve halkın fedakarlıklarını gözler önüne sererek milli bilincin güçlenmesine katkıda bulunmuştur. Halide Edip Adıvar, sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir mücadeleci olarak da Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine büyük katkılarda bulunmuştur.

Erkek kılığına girerek savaşan bir Türk kadını: Nezahat Onbaşı. Kendisinin gösterdiği çabadan ve başarılardan dolayı Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa’ya kadar adının duyulmasını sağlamış olan Nezahat Onbaşı 70. Alay’ın simgesidir. Kendisi savaşa daha 9 yaşında iken katılmış 12 yaşına kadar babasının yanında cephede kalarak düşmana karşı savaşmıştır. Gerçek adıyla Nezahat İşcen, Konya İsyanı, Gevye Savaşı, Sakarya Muharebesi, Gediz Muharebesi ve 2. İnönü Muharebesi’nde savaşmıştır.

Şerife Bacı, o dönemde Anadolu'nun çeşitli yerlerinde işgal kuvvetlerine karşı direniş gösteren ve halkı örgütleyen bir liderdi. Özellikle Kuvayi Milliye hareketinin içinde aktif olarak yer aldı. Şerife Bacı, doğduğu yer olan Maraş'ta, işgal kuvvetlerine karşı direniş göstererek halkı silahlandırdı ve örgütledi. Kurtuluş Savaşı'nın zor şartlarında erkeklerle birlikte cepheye katılarak savaştı. Kağnısı ve çocuğu ile kışın çok sert geçen zorlu havasına rağmen kendi ve çocuğunun canı pahasına İnebolu’da yer alan cephanelerin Ankara’ya kadar taşınmasında görevli olmuştur. Cephanelerin yağış yüzünden ıslanmaması için battaniyesini onların üzerine sarıp bir yandan da bebeğini korumak için çabalar halde cephaneleri başarı ile yerine ulaştırmıştır.

Halime Çavuş, 1920 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün çağrısı üzerine erkek kılığında Anadolu'ya geçerek Kuvayi Milliye birliklerine katılmıştır. Savaşın çeşitli cephelerinde görev alarak düşmana karşı direniş göstermiş ve önemli operasyonlara katılmıştır. Mühimmat taşıma görevlisi olan Halime Çavuş savaş sırasında düşman ateşi nedeni ile ayağı sakatlanmış bir gazidir.

Çete Emir Ayşe Aliyye, Çanakkale'de şehit düşen kocasından kalma tek anısı, elmas küpelerini bozdurup aldığı parayla bir tüfek alarak dağlara çıkmıştır. Bu yürekli kadın, Yörük Ali Efe'nin milisine katılarak Aydın'ın kurtuluşuna kadar Yunanlıları geri püskürtmek için kahramanca mücadele etmiştir. Kendisine başarılarından dolayı İstiklal Madalyası takdim edilmiştir.

Hafız Selman İzbeli, Kastamonu'nun ilk kadın meclis üyesi olarak, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Kadın kollarının kurucusu olarak önemli bir rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı'nın ardından Kastamonu'daki kadınları bir araya getirerek vatan mücadelesine destek vermiş, askerlere gönderilmek üzere fanila ve çorap örerek katkı sağlamıştır. Türkçe harfleriyle okuma yazma öğrenmiş olmanın Cumhuriyet Kadını olarak gurur duyduğunu ifade etmiştir. Kendisine milletvekilliği teklif edilmesine rağmen, şahsi gerekçeleri nedeniyle bu teklifi reddetmiştir.

Milli Mücadele döneminde Nazife Kadın, Yunanlılara Türk birlileri hakkında bilgi vermediği için fırına atılarak yakılmış, Makbule Hanım ise Mart 1922’de geri çekilen askerleri kınayarak savaşta en ön cephede savaşmış ve başından vurularak şehit olmuştur.

Bugün, Türk kadınlarının Milli Mücadele dönemindeki bu kahramanca rolü, milliyetçilik ve Türkçülük ideallerinin en parlak örneklerindendir. Kadınlarımız, yüreklerindeki vatan sevgisiyle, cepheden cepheye koşmuş, düşmanın karşısına dikilmiş ve sevdikleri için her türlü fedakarlığı göze almışlardır. Özellikle köylerdeki kadınlarımız, topladıkları malzemelerle mücadelenin yükünü omuzlamış, evlatlarıyla birlikte mücadele saflarında yer almış ve vatanın bekası için kararlılıkla mücadele etmişlerdir.

Türk kadınının Milli Mücadele dönemindeki bu epik direnişi, sadece o dönemin değil, bugünün ve yarının Türkiye'sinin de özgüven kaynağıdır. Bu kahramanlık dolu süreçte, kadınlarımızın ortaya koydukları vatanseverlik ve cesaret, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini güçlendirmiş ve milletimizin birlik içinde ilerlemesini sağlamıştır. Onların özverili mücadelesi, Türk milletinin geleceğe umutla ve inançla bakmasını sağlamış, milli birlik ve beraberlik duygularını daha da pekiştirmiştir. Bu yüzden, Türk kadınlarının Milli Mücadele dönemindeki eşsiz katkıları her zaman gururla hatırlanacak ve nesilden nesile aktarılacaktır. Allah hepsinden razı olsun!