Herkesi selamların en güzeli olan, en sevgilinin selamıyla selamlıyor, şol gökleri kaldıran, donatarak dolduran, "Ol!" deyince olduran Allah'ın doksan dokuz adıyla yazıma başlıyorum.

“Lakin bir fesat ve hıyanet ocağı bulunan, memlekette nifak ve şikak tohumu saçan, Hristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve felaket sebebi olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımız üzerinde bırakamayız."

[Mustafa Kemal Atatürk, Le Journal demeci.]

Değerli okurlar; kafir, hain Gregorios ile söze başlayalım. Bu zat evvelce çıkan ve binlerce Türk evladının katline sebep olan, vatanımızdan sözde vatan koparan meşhur Mora ve Eflak ayaklanmalarına yardım ve yataklık ettiği tespit edilmiş ve hatta isyanların bizzat Rum Patrikhanesinde tezgahlandığı ortaya çıkmış olup Türk hakanı 2. Mahmud tarafından Paskalya gecesi kilisenin orta kapısına asılmak suretiyle müstehakını bulmuştur. Bu kapı günümüzde hala kapalıdır ve ya bir Türk büyüğü burada asıldığında açılacaktır yahut İstanbul yeniden Hristiyan cemaat eline geçtiğinde.

 Yine bu cemiyet 1918’de “Rum Matbuat Cemiyeti“, “Rum Müdafaa-i Milliye Cemiyeti“, “Rum Muhacirin Cemiyeti“, “Rum Trakya Cemiyeti“, “Rum Tüccar Cemiyeti“, “Rum Edebi Cemiyeti“, “Rum Küçük Asya Cemiyeti“, “Rum İzcilik Teşkilatı” ve “Rum Pontus Cemiyeti” gibi örgütlerle Osmanlı Devleti aleyhinde çalışmalar yürütmüştür. Merzifon’daki Amerikan Kolejinde gizli olarak 1904 yılında kurulan Rum Pontus Cemiyeti, 1908 yılında genişletilerek Batum’dan İnebolu’ya kadar olan Karadeniz Bölgesi’nde birçok şubeler açmış, Fener Rum Patrikhanesine bağlı olan Trabzon metropolitliğinin desteğiyle Osmanlı Devleti aleyhine önemli çalışmalar yürütmüştür. Gazi Mustafa Kemal Paşa memleketin kurtulduğu yıllarda bu zararlı yapının fazlaca üstüne gitmiştir ancak bu topluluğu maalesef yok edememiştir. Nitekim bu cemaatin zararlı faaliyetlerine karşı da Papa Eftim önderliğinde Türk Ortodoks Patrikhanesi, Türk milliyetçisi ruhbanlar tarafından kurulmuştur, ancak yine bunlar kadar etkili olamamışlardır. Cemiyet ayrıca "Ekümenik" projesinin çok öenmli ayaklarındandır ve Kara Papaz'ların başıi patrik "Ekümenik Patrik" olarak anılmaktadır.

Ekümenik meselesi mezhepler fark etmeksizin Hristiyanları birleştirici bir nokta, bölge veya kurum oluşturulması meselesidir. Buna bir kısım ruhbanlar olumsuz bakıp kutsal kitaplarından deliller gösterirken kendilerine reddiye yapan ve yine kutsal kitaplardan deliller gösterenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Geniş kavramıyla İbrahimi dinler arası iş birliği iken ki biz bu tabiri bir yerlerden hatırlıyoruz, Hristiyan ekümenizmi bunu ifade eder.

Güncelde bu ifsat hareketinin başı olan müfsit Bartholomeos bugün Lozan'da kendisine belirlenen yetki alanının dışına (Bozcaada, Gökçeada, İstanbul) çıkarak Fatih Sultan Mehemmed Han'ın Trabzon fethinin yıldönümünde Sümela'da ayinler yapmakta, kutlamalar gerçekleştirmektedir. Şahsi seyahatini Yunan uçaklarıyla yapmakta ve Yunan tarafından fonlanmakta, uluslararası ilişkiler kurmaktadır. Şahıs ve cemaati adeta devlet içerisinde bir antidevlet yapılanması oluşturmakta ve özellikle genç dimağları zehirlemektedirler.  Müslüman Türk gençlerini gerek maddi güçleriyle gerek manevi atmosferleriyle dinlerinden döndürmeye ve etnik aidiyet bilinçlerini yok etmeye çalışmaktadırlar.

Hassaten İstanbul'u geren bir diğer nokta ise suriçi, özellikle Balat, Yavuz Selim, Zeyrek ve çevresinde yaptıkları hareketlerdir. Bu cemaatin fertleri pek çok örtülü iş adamları, şahıslar vasıtasıyla bölgede mülk alma, etki alanlarını genişletme yoluna gitmişlerdir. Görünen odur ki "Kanal İstanbul" projesinin gerçekleşmesinden sonra bir ada haline dönüşecek olan İstanbul'un orta kısmını bir Ekümenik bölgesine dönüştürme hedefleri ve hayallari vardır. 15 Temmuz sonrasında ve genel manada İslam cemaatlerin sapkın, yanlış tavırları neticesinde milletin bu cemaatlere teveccühleri azalmış, bu cemaatlerin yanlışları İslam'ın topyekün yanlışı olarak görülmüş ve dini meselelere yatkınlık da azalmıştır. Bunu da fırsat bilen bu ifsat grubu bölgedeki faaliyetlerine gerek örtülü, gerek buna ihtiyaç duymaksızın hız vermektedir. Kara Papaz ihaneti Türkiye'nin kalbinde, İstanbul'un ortasında bir ur gibi varlığını sürdürmektedir.

Gregorios kapısı ise hala kapalıdır...

Türk milliyetçileri bu ihanetlerin tümüne vakıftır gerek İstanbul, gerek Türkiye, gerek tüm Türk dünyasında asla bir Hristiyan ekümenik projesine, etnik aidiyete saldırıya, kültür baskısına müsaade edilmeyecektir. Kalemlerimizin gücü bu işgali durdurmaya yeterlidir. Tüm Türk milliyetçilerini dini fark etmeksizin bu etnik ve kültürel saldırının karşısında tek cephe olarak görmek istemekteyiz...

Allah, Türk'ü koruyacak ve yüceltecektir!

Selam ve dua ile...