7 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de başlayan 21. Yüzyılın en acımasız insanlık suçunu işleyen İsrail terör devletinin soykırıma dönüşen silahlı eylemleri 40 bine ulaşan insanın ölümüne neden olmuştur.

7 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de başlayan 21. Yüzyılın en acımasız insanlık suçunu işleyen İsrail terör devletinin soykırıma dönüşen silahlı eylemleri 40 bine ulaşan insanın ölümüne neden olmuştur. Öldürülenlerin 16 bini çocuk iken 93 bini ulaşan yaralı sivil insan bulunmaktadır. İsrail’in sivil halka gerçekleştirdiği bu terör eylemlerinin sadece kendisine mal etmek biraz safça olur. İsrail’in en büyük destekçisi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olurken, onu Birleşik Krallık (İngiltere) izlemektedir.

Binlerce kilometre uzaklıkta yer alan bu iki ülke Akdeniz kıyısındaki yaklaşık 21 bin km2’lik ülkeye nasıl oluyor da bu kadar büyük destekte bulunabiliyorlar? Bu cevabı verebilmek için kısa bir tarih analizi yapmamız gerekmektedir.

Geçmişten Günümüze Kısaca Filistin

Tarihsel süreçte ele alındığında Filistin bölgesinin ilk yerleşimcileri olan Sami dili konuşan M.Ö 3500-1150 yılları arasında o topraklarda hüküm sürmüş Kenanlılardır. Kenan diyarı ya da Kenan toprakları olarak adlandırılan bölge Filistin olarak bilinen coğrafi bölgenin ilk adıdır.

Filistinlilerin Kenan Topraklarına Gelişleri   

Tarihte Filistin ya da Filistinlilerin ismini ilk kez Mısır Firavunu olan III. Ramses’in (M.Ö 1198-1167) M.Ö 1190 yılına tarihlenen Medinet-Habu Zafer Kitabesinde rastlamaktayız.

                  

Kitabede, III. Ramses; Ege Göçleri’ne karşı vermiş olduğu mücadeleyi ayrıntılı bir biçimde anlatmakta olup, Hiyeroglif tekniği ile yazılan kitabede ülkesine saldıran ve mağlup ettiği kavimleri isimlerini teker teker yazdırtmıştır. Bu kavimlerden birisi olan “Pelestler” şeklinde yazılan kavim ise Filistinlilerdir. Tevrat’ta ismi zikredilen “Kaftor”, Mısır kroniklerinden geçen “Keftiu” ismi ise bugünkü Girit Adası olurken, Filistinlilerinde anavatanıdır.

Tevrat’ta Yeremya 47;4’te ise “Yehova Filistinlileri, Kaftor Adasından gelenleri artakalanları yok edecek.” ifadesi yer almaktadır. Yine Tevrat’ın anlatımıyla Filistinliler, Hz. Nuh’un üç oğlundan biri olan Ham’ın oğulları olan “Kuş, Mitsraim, Put ve Kenan” (Başlangıç 10;6) isimleri geçmektedir. Hz. Nuh’un torunu olan Mitsraim’in kendi çocukları olan “Ludim, Anamim, Lehabim, Naftuhim, Patrusim, Kasluhim (Filistinliler bu soydan gelmişlerdir.) ve Kaftorim’di.” (Başlangıç 10;13-14) ifadesi yer almaktadır. Tarihi metinlerden anladığımız kadarıyla Filistinliler, Hint-Avrupa kavimlerinden olup Kenan topraklarına yani bugünkü Filistin topraklarına Girit Adasından gelmişledir. Mısır topraklarına işgal etmek için gelen kavimlerden olan Filistinliler, M.Ö 1190 yılında Mısır Firavunu III. Ramses ile giriştikleri savaşları kaybetmelerine rağmen, Firavun onları kendi himayesine alarak ülkesinin sınır kaleleri olan Kenan topraklarına yerleştirmiştir. Burada Gazze, Aşkelon, Aşdod, Gat ve Ekron şehirlerini kurarak Mısır’a bağlı bir yönetim (Pentapolis) oluşturmuşlardır. Bölgenin siyasi yapısının değişmesiyle beraber Yunanlılar bu bölgenin ismini “Filistin” olarak adlandırmışlardır.

Hz. Yakub’un eş ve çocukları ile sayıları altmış altıyı (Başlangıç 46;26) bulan ev halkı ile Mısır’a olan göçü, dört yüz otuz yıl (Çıkış 12;40) sonra Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkan İsrailoğulları ataları olan Hz. İbrahim’in yaşadığı (vaad edilen) topraklar olan Filistin bölgesine M.Ö 1130’lu yıllarda gelebilmişlerdir.

Vaad edilen topraklara geldiklerinde ise İsrailoğulları, kendilerinden silah ve teçhizat yönünden güçlü ve de sayıca kalabalık olan Filistinlilerle karşılaşmışlardır. Atalarının topraklarına yerleşmekte Filistinlilerden çekinen İsrailoğulları 130 yıl boyunca bölgenin çorak ve verimsiz alanlarını yurt edinmek zorunda kalmışlardır. Binlerce yıllık mücadeleye dönüşecek olan Filistin-İsrail çatışması kral ve peygamber olan Hz. Davud’un M.Ö 1000 yılında Filistinlileri mağlup ederek bölgenin hâkimi olarak Kudüs başkentli ilk İsrail Krallığı’nı kuracaktır. Hz. Davud’un oğlu yine kral ve peygamber olan Hz. Süleyman zamanında en görkemli dönemlerini yaşayan İsrailoğulları, Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra ikiye ayrılarak kuzeyde İsrail, güneyde ise Yahuda Krallıkları olarak varlıklarını kısa sürede olsa sürdürmüşlerdir.

Filistin topraklarının stratejik konumundan dolayı başta Asur, Babil ve Mısır gibi dönemin güçlü devletlerinin idaresi altına girmiştir. Girit Adası’ndan gelen ve Kenan topraklarına yerleşen Filistinliler zaman içerisinde bölgede yaşayan Sami kavimlerin içerisinde eriyerek Araplaşırken, İsrailoğulları geleneklerini ve milli kimliklerini korumayı başarmışlardır. Etnik olarak başlangıçta Filistinlilerin, ne İsrailoğullarıyla ne de Araplarla akrabalıkları bulunmamaktadır. Filistin toprakları zaman içerisinde Perslerin, Büyük İskender’in, Romalıların, Müslüman Arapların, Katolik Haçlıların, Eyyubilerin, Memlükler’in, 1517 ve 1917 tarihleri arasında 400 sene Osmanlı Devleti’nin bölgeye hâkim oldukları dönemler olmuştur.

Balfour Deklarasyonu (1917)

1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’nin Filistin topraklarından çekilmesi üzerine İngiltere’de David Lloyd George (1863-1945) Başbakanlığındaki savaş kabinesinde İskoç asıllı Dışişleri Bakanı olan Arthur Balfour (1848-1930)’un girişimiyle Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulması yönündeki beyannamenin (Balfour Deklarasyonu) ilanı ile 20. Yüzyılda Filistin-İsrail çatışmasının başlangıcını oluşturmaktadır.  

Dışişleri Bakanı Arthur Balfour 2 Kasım 1917 tarihinde Siyonist lider Rothschild’e Balfour Deklarasyonu olarak bilinen mektubunda şöyle hitap etmiştir:

Saygıdeğer Lord Rothschild, Majestelerinin Hükûmeti adına kabineye sunulan ve kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım.

Majestelerinin Hükûmeti, Filistin'de Yahudiler için bir millî yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin'deki mevcut Yahudi olmayan toplumların sivil ve dinî haklarına ve başka ülkelerde yaşayan Yahudilerin sahip oldukları haklara ve siyasî statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır.

Bu deklarasyonu, Siyonist Federasyonu'nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım.

Saygılarımla Arthur James Balfour

Bu mektup ile İngiltere hükümeti, %90’ı Müslüman halk olan Filistin toprakları üzerinde Yahudilere yurt olarak gösterilerek, bu bölgede bir Yahudi devletinin kurulması yöndeki beyanı ve beyanının destekçisi olarak İsrail Devleti’nin kurulmasındaki en büyük ve ciddi adımlardan birini gerçekleştirmiştir.

Birleşik Krallık Filistin Mandası (1920-1948)

Filistin topraklarında 1. Dünya Savaşı ve sonrasında Osmanlı Devleti’nin tasviye edilmesinin ardından İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve Rusya) tarafından kararlaştırılan ve Milletler Cemiyeti (1920-1946) tarafından 1922 yılının Haziran ayında onaylanarak İngiltere’ye bağlı bir manda (sömürge) cumhuriyeti olarak kurulmuştur.

1. Dünya Savaşı sonrasında Fransa ve İngiltere ile tekrar şekillenen çoğunlukla Arapların yaşadığı Osmanlı Devleti’nin eski toprakları olan Orta Doğu coğrafyası, Balfour Deklarasyonu ve İngiltere’nin Filistin Mandası’nı kurmasıyla bölgeye Yahudi göçlerini hızlandırmıştır. Bu dönem de artan Yahudi göçleri sebebiyle Yahudi-Arap çatışmaları başlamıştır.

Özellikle 2. Dünya Savaşı (1939-1945)’nın sona ermesiyle dünyanın farklı coğrafyalarından Filistin’e gelen Yahudi göçmenleri bölgenin demografik yapısını değiştirmekle kalmayarak, İngiliz desteği ile kurdukları silahlı terör örgütleriyle Arap yerleşimlerine girerek sivil Müslüman halkı katletmeye başlamışlardır. Çatışmaların yoğunlaştığı bölge haline gelen Filistin, İngiltere ve ABD’de bu problemi Birleşmiş Milletler (BM)’e taşıyarak, çözülmesini istemiştir.

BM, Filistin Mandası’nın 29 Kasım 1947 tarihinde iki devlet arasında paylaştırılmasını uygun görmüştür. Yahudilerin kabul ettiği bu paylaşımı Araplar, 400 bin Arap sivil Müslüman halkın Yahudi kontrolünde bırakılması ve toprakların %56’sını Yahudilere bırakılıyor olmasını sebebiyle BM’nin almış olduğu kararı (181 no’lu Karar: Filistin’in Gelecek Hükümeti) reddetmişlerdir. BM’de çözüm bulunmaması ile Filistin sorununun bölgede çatışmaları tetikleyerek İsrail-Filistin Savaşına dönüşmüştür.

14 Mayıs 1948 tarihinde BM’de alınan karar gereği Filistin topraklarında Polonya asıllı Yahudi olan David Ben-Gurion (1886-1973) tarafından Tel Aviv’de İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’ni okuyarak resmen İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan etmiş oldu.

Başta İngiltere ve ABD’nin desteği ile Filistin topraklarında kurulan İsrail Devleti, bu toprakların büyük bir kısmına hâkim olmasının bu toprakların binlerce yıldan beri “Filistin” olarak anılmasını değiştirememiştir.